Hastanemizde Getat Biriminde Ozon Tedavisi Yapılmaktadır

İlan Tarihi:12.5.2023 14:16:00
Güncelleme Tarihi:25.5.2023 13:44:00
 

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi Uygulamaları

 

Dr. Zeliha Ünlü, Dr. İsmet Topçu

 

İşlemler, yönetmelikte belirtildiği üzere sertifikalı hekim veya diş hekimi tarafından yapılmalıdır. Bu uygulamalar, ilgili hastalığın takibini sürdüren branş hekiminin bilgisi dahilinde olmalıdır. Hastanın esas tedavisini aksatmamalı veya olumsuz etkilememelidir.

Akupunktur

Akupunktur; latince iğne (acus) ve batırma, delme (punctura) kelimelerinden oluşmaktadır. Batı dillerinde “acupuncture” şeklinde yazılmaktadır. Türkçeye “iğnelemek” şeklinde tercüme edilebilir. Akupunktur binlerce yıllık tarihe sahip bir tedavi yöntemidir. Tedavideki değeri özellikle batıda son 20-30 yıldır anlaşılan bu yöntemde; kulak, baş ve vücutta olmak üzere çeşitli noktalar belirlenmiş ve her noktanın meridyen tabir edilen hayali çizgiler üzerinde sıralandığı düşünülmüştür.

Geleneksel Çin Tıbbında, hastalıkların vücutta meridyen adı verilen kanallarda dolaşan yaşam enerjisinin (Qi) akışın daki bozukluklar nedeni ile oluştuğu varsayılmaktır. Yaşam enerjisi Qi, Yin ve Yangdan oluşmaktadır. Enerjinin, zıt ama birbirini tamamlayan bu iki bileşkeni, optimum sağlık ve iyilik hali için dengede olmak zorundadır. Yin ve Yang dengesi bozulduğunda, hastalıklar meydana gelmektedir. Vücutta meridyenler üzerindeki belli akupunktur noktaları uyarılarak Chi enerji blokajının düzeltilmesi ve akışın normalleşmesi ile dengenin sağlanması amaçlanır.

Akupunkturda istenilen sonucu elde etmek için temel unsur deriyi nereden uyaracağını bilmek ve uygun bir şekilde iğnelemektir. Akupunktur organizmanın kendi kendini tedavi ettiği bir yöntemdir. İnsan vücudunun kendi kendini onarım gücünü vücudumuzda harekete geçiren belli uyarı noktala rı vardır ki, bunlara “akupunktur noktaları” denir. Herhangi bir ağrılı, hassas nokta da (myofasiyal tetik noktası, lateral epikondilalji gibi) tedavide dikkate alınabilmektedir. Bazı noktalar spesifik organ sistemlerine yönelik semptomların tedavisinde ön plana çıkarken, diğer noktalar ise kendilerinden uzak lokasyonlardaki ağrıları tedavi etmek amacıyla kullanılabilmektedir. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme ve pozitron emisyon tomografi gibi modern radyolojik cihazlarla yapılmış çalışmalarda, bu durumun geçerliliği ortaya konmuştur.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de 1970 yılında akupunkturu resmi tedavi metodu olarak kabul etmiş, 2002 yılında WHO kontrollü klinik çalışmaları değerlendirilmiş ve akupunkturla tedavi edilebilecek hastalıklar listesini güncellemiştir. Akupunktur bugün için 120 kadar ülkede resmi olarak uygulanmakta, birçok Avrupa ülkesi, ABD ve Kanada’da üniversitelerde kürsüleri bulunmaktadır. Başta Almanya ve Avusturya olmak üzere bazı ülkelerde sağlık sigorta kurumlarınca da ödenmektedir. Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı 1991 yılında akupunkturu resmi olarak onaylamış ve yönetmeliğini yayınlamıştır. Bugün ancak sağlık bakanlığının sertifika verdiği hekimler uygulama yetkisine sahiptir.

Akupunktur vücutta genelde gövde, kol ve bacaklara uygulanmaktadır. Mikrosistem olarak kabul edilen kulak, el, ayak ve baş gibi bölgelere yapılan özel akupunktur uygulamaları da vardır. Uygulama tekniği açısından en sık kullanılan iğne akupunkturu dışında; elektrik akımı- elektroakupunktur, lazer, infrared ve moksibaksiyon yani ısı ile uyarma uygulamaları da vardır. Vücuda konulan iğneler uygulama alanına göre değişik uzunlukta olup iğneler 15-30 dakikalık seans sonunda çıkarılır. Akupunktur uygulaması sırasında kullanılacak iğne sayısı; semptomların lokalize olduğu bölgenin büyüklüğü ve hastanın iğne duyarlılığı ile oldukça ilişkilidir. Ortalama bir tedavi hastanın durumuna ve hastalığının çeşidine göre değişmekle beraber 10-15 seans yapılarak tamamlanır. Kronik durumlarda, ilk altı tedavi seansı sonrasında bir miktar gelişme olması beklenmektedir. Kronik durumlarda kontrol sağlamak için, 6-12 seans tedavi gerekli olmaktadır. Kulak akupunkturu vücuttaki her organın kulakta bir yansıma alanı olduğu görüşüne dayanır. Bu alan üzerindeki akupunktur noktalarının uyarılması ile organ işlev bozukluğu, ağrı, hormonal bozukluk düzeltilebilmektedir. Kulağa hem vücuttaki gibi geçici iğne, hem de haftada bir değişen kalıcı iğne uygulanabilir.

Deneyimli ve iyi eğitimli eller tarafından yapıldığı takdirde, akupunktur oldukça güvenilir bir tedavi yöntemidir. Komplikasyonlar sıklıkla kendi kendini sınırlayan morarma ve iğne yerinde basmakla ağrı gibi durumlardır. Akupunktur uygulaması sonucunda; pnömotoraks, spinal kord yaralanması, kardiyak punktur, septik artrit, felç, araçla kaza riskli uyku hali gibi ciddi komplikasyonlar da bildirilmiştir. Bu tip komplikasyonlar, genellikle zayıf teknik ve acemice iğne yerleştirilmesi ile ilişkilendirilmekte ve 10,000 tedavide 0.05 oranında meydana geldikleri tahmin edilmektedir.

Akupunktur, vücudun özel olarak belirlenmiş bölgelerinin sıklıkla iğneyle uyarılmasıdır. Halen dünyada en yaygın olarak kullanılan tamamlayıcı terapiler içindedir. Akupunktur hastalığın belirtilerine değil, nedenine yönelik bir tedavi metodudur. Akupunktur; santral ve periferik sinir sistemi, immün sistem ve ağrı algısı üzerinde karmaşık etkileri olduğu düşünülen minimal girişimsel, nispeten güvenli bir medikal girişimdir. Bu yöntemi; çeşitli hastalıkların tedavisi, analjezi- anestezi ve alışkanlıkların tedavisi olarak üç ana başlıkta toplayabiliriz. Dünya Sağlık Örgütü, yapılan klinik çalışmaların incelenmesi sonucunda 2003 yılında akupunkturla ilgili bir kitap yayınlanmıştır. Bu raporda akupunkturla etkili bir şekilde tedavi edilebilen hastalık, semptom ve durumlardan ağrı ile ilgili olarak; safra kesesi taşı ve iltihabında oluşan ağrı, dismenore, peptik ülser, akut ve kronik gastrit, gastrospasm ağrıları, fasial ağrı, baş ağrısı, diz ağrısı, bel ağrısı, sabah yorgunluğu, boyun ağrısı, diş ile ilgili ağrılar, omuz ağrısı, postoperatif ağrı, kolik, romatoid artrit, siyatik, burkulma, tenisçi dirseği sayılabilir. Akupunktur, özellikle kas- iskelet sistemi sorunlarının tedavisinde, ağrı kontrolü sağlayarak ve kas kasılmasını baskılayarak yardımcı olmaktadır.

 

KAYNAKLAR

1-      Karasimav Ö, Yıldız Y. Spor hekimliğinde akupunktur uygulamaları. Spor Hekimliği Dergisi 2015; 50: 49-56

2-      Polat E. Akupunktur ve akupunktur teknikleri. Research ın Health Sciences. Chapter 7- sayfa 114-124

3-      Kavaklı A. Akupunktur. Fırat Tıp Dergisi 2010; 15: 1-4

4-      Özdağ NH, Mollahaliloğlu S, Öztaş D, Bozcuk Güzeldemirci G. Ağrı tedavisinde akupunkturun yeri. Ankara Med J 2015; 15: 249-253

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                Mezoterapi

Mezoterapi derinin orta tabakasına bazı kimyasal ve /veya bitkisel karışımların iğne ile enjeksiyonu anlamına gelen bir yöntemdir. Embriyolojik dönemde mezodermden köken alan deri, kıkırdak, kas veya yağ dokularının tedavisinde tamamlayıcı olarak kullanılabilir. Mezoterapi uzun yıllardır başta Avrupa   olmak üzere dermatoloji, fizik tedavi, ortopedi ve spor hekimliği gibi  birçok alanda uygulanmaktadır.

Mezoterapi ile hastalara verilen tedavi dozu ve ila ca bağlı yan etkiler azaltılmış, etkinlik artırılmıştır. Mezoterapi haftada iki veya bir kez seanslar şeklinde uygulanır. Hastanın ağrı durumuna göre seans sayısı düzenlenir. Analjezik ve sempa tolitik etkileriyle lidokain, prokain, ksilokain; analjezik ve antienflamatuvar etkileri için piroksikam; dolaşım düzen- leyici olarak pentoksifilin ve vitaminler ve amaca yönelik başka ürünler kullanılabilir. Mezoterapi uygulamalarında 4, 6, 8, 13 mm’lik ince (27, 30, 32 G) iğne uçları tercih edilir. Uygulama elle yapılabildiği gibi mezoterapi tabancasıyla da olabilir.

Ağrı mezoterapisi; boyun, sırt ve bel ağrısı, omuz ve diz gibi eklem zedelenmeleri, myofasiyal ağrı, migren, bursit, tendinit sinovit gibi yumuşak doku ağrısı, romatoid artrit, ankilozan spondilit gibi romatizmal hastalıklar ve karpal tünel sendromu ve siyatalji gibi sinir tuzaklanmasında uygulanabilir. Kas- iskelet sistemi akut hastalıkta lokal anestezik, kas gevşetici ve nonstreoid antiinflamatuar ilaçlaranılır, kronik durumda pentoksifilin gibi  dolaşım düzenleyiciler eklenir. Mezoterapi ilaçların, ağızdan, kas veya damar içi gibi sistemik kul lanıma kıyasla daha etkilidir.

18 ile 75 yaşları arasında genel sağlık durumu iyi olan her kese mezoterapi ile tedavi yapılabilir. Hamile, emzirme, kontrolsuz hipertiroidi, kanama ve genel durumu bozukluğu, ileri kalp ve kanser hastalarına uygulama önerilmemektedir. Uygulama bölgesinde aktif deri hastalığı veya enfeksiyon olması, karaciğer böbrek yetmezliği ve lenfödem de uygulanmaz.

Mezoterapi uygulanan hastalarda enfeksiyonu önlemek için, iodin, formalin ve asit antiseptikler kullanılmalıdır.

 

KAYNAKLAR

1-  Atalık A. Mezoterapi ve klnik uygulamalar. J Biotechnol and Strategic Health REs 2019; 3: 115-8

2- TC. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Geleneksel, Tamamlayıcı ve Fonksiyonel Tıp Uygulamaları Dairesi Başkanlığı, Mezoterapi Uygulamaları

3- Yıldız S, Eriş S, Duruhan S ve ark. Mezoterapi uygulamalarının cilt hastalıklarında kullanımı. Integratif Tıp Dergisi 2015; 3: 11-5.

 

 

 

         Ozon tedavisi

         En çok atmos ferin stratosfer tabakasında bulunan ve zararlı ultraviyole ışınları önleyen ozon, tek doğal dezenfektandır. Oksijenin en aktif halidir. Ozonun tedavide kullanımı, uzun süre Almanya, İtalya, Rusya ve Küba ile sınırlı kalmıştır. Ozon tedavisinde Madrid Deklarasyonu’nda (2010); terapötik gerekçe, temel ilkeler, uygulama yöntemleri, hayvan çalışmaları konusunda öneriler belirlenmiştir. Uluslararası Ozon Birliği yıllık toplantılar düzenlemekte ve Ozone isimli dergi yayımlamaktadır.

         2014 yılında yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği uyarınca ozon tedavisi sertifikalı hekimlerce uygulanabilir. Bu yönetmeliğe göre, bir ozon jene ratörü ve sensörü aracılığı ile, ozon-oksijen karışımı nın sistemik veya lokal uygulaması yapılabilmektedir. O zon tedavisi gerekçeleri çoğunlukla kas-iskelet sistemi bozukluklarına ilişkindir. Osteoartrit, osteomyelit ve kemik nekrozu, tendon ve bağ yaralanmaları, miyofasyal ağrı sendromu, fibromiyalji, omurga ve disk bozuklukları- bel boyun fıtığı, nöropatik ağrı, kronik iyileşmeyen iskemik ve diyabetik yaralar, bası yarası, diş eti iltihabı ve periodontit, saç dökülmesi, dermatit, otit ve sinüzit sayılabilir.

         Ozon güçlü oksidan- oksitleyici özelliği ile okside olabilen tüm organik bileşiklerle kimyasal reaksiyona girebilir. Ozon akut oksi datif stres oluşturduğu için bir çeşit aşılama yöntemi olarak da kabul edilebilir. Her insanın antioksidan kapasitesi farklıdır ve antioksidan kapasite azaldıkça mevcut bozukluklar kronikleşir. Ozon uygulamasıyla  uygun dozlama ile oluşturulacak stres hasara  neden olacak kadar çok olmamalıdır. Doğal antioksidan systemin; metabolik enzim ve

hormonal düzen, pıhtılaşma, oksijenizasyon ve dolaşım  , bağışıklık ve hücre yenilenmesi üzerine etkileri olduğu düşünülmektedir. Ozonun kas iskelet sistemine etkileri; analjezik ve anti-inflamatuvar etki (ağrı kesici ve iltihap azaltıcı etki), lokal oksijenasyon ve dolaşımın düzenlenmesi, doku onarımı ve antimikrobik olarak belirtilir. Ozon temel uygulama teknikleri; majör otohemoterapi: hastadan alınan belli miktarda kanın (genellikle 100 cc), aynı miktarda ve hedefe yönelik dozda medikal ozon gazı ile en az 5 dk karıştırılması sonrası, tekrar intravenöz olarak hastaya verilmesidir. Minör otohemoterapi: 5 mL kadar kan alındıktan sonra, aynı miktarda ve hedefe yönelik dozda medikal ozon gazı ile karıştırılır ve kas içine enjekte edilir. Serum fizyolojik ozonlaması: majör otohemoterapiye alternatif olarak, özellikle Rusya’da tercih edilen ve daha düşük dozların kullanıldığı yöntemdir. Gazın doğrudan torbalama, kupalama, sauna, kas- disk- eklem ve lezyon içine, deri altına veya lezyon çevresine özel  doz ve teknikle yapılan uygulamalar da vardır. Ozonlanmış saf zeytinyağı gibi ürünlerin ozonlanmasıyla genellikle topikal  uygulamalar yapılabilir.

         Ozon tedavisiyle en ciddi yan etki olarak akciğer embolizasyonu bildirilmiş olup, damar içi doğrudan ozon uygulaması yasaklanmıştır. Uygulamada asepsi kurallarına dikkat edilmeli, uygun doz ve yolla uygulama yapılmalıdır. Genel olarak; glukoz-6-fosfat-dehidrogenaz enzim ek sikliğinde, gebeler, anjiyotensin çevirici enzim inhibitörü tedavisi görenler, hipertiroidi, kanama bozuklu ğu, kontrolsüz kalp-damar hastalığı ve ozona reaksiyon gösteren astım hastaların da ozon uygulamadan kaçınılmalıdır. Ozonun hangi doz, süre ve uygulama şekliyle verilmesine eğitimli hekim karar verir.

         Tedavi doz aralığı 1–80 µg/mL olup, lokal uygu lamalarda, tedavi bölgesine göre değişmekle birlikte, dozlar genellikle 20 µg/mL’yi aşmaz. Kas iskelet sistemi           problemlerinde eklem çevresi veya eklem içi uygulamalar, fiziksel tıp, rehabilitasyon uzmanları nın günlük pratik uygulamalarından farksızdır. Sistemik uygulama haftada 2–3 kez yapıla bilir. Sekiz- on iki seantan sonra, daha  uzun aralıklarla kür tekrarlanabilir. Minör uygulama  genellikle, ilk haftalardaki majör uygulamalar arasında,  kas içi en fazla 7–10 cc yapılır. Lokal uygulamalarda,büyük hacimlerden kaçınmak ve özellikle tek noktada 10–20 cc’yi geçmemek uygun olur.

         Eklem içi ozon uygulaması yan etkisi düşüktür ve ağrıyı rahatlatır. En sık diz, kalça ve omuz olmak üzere, dirsek, el bileği ve ayak bileği eklem osteoartritinin tedavisinde kullanılabilir. Uygulanacak ozon              dozu, hacmi, seans sayısı ve sıklığı konusunda  görüş birliği yoktur. En sık uygulanan diz eklemi için 10 µg/mL ve 10 mL ozon, haftada bir 3–6 seans eklem içi enjeksi yonu en çok yapılan uygula madır. Büyük eklemler için 10–20 µg/mL ve 5–20 mL,  küçük eklemler için aynı dozlarda 1–2 mL haftalık enjeksiyonlar uygulanabilir. Periartiküler ozon uy gulaması, 5 µg/mL ve 5–10 mL sıklıkla eklem içi enjeksiyon ile birlikte  yapılır. Kronik oste oartrit ağrısında yorgunluk ve bıkkınlık için sistemik majör otohemoterapi lokal eklem enjeksiyonuna ek olarak yapılabilir. Eklem içi ozon femur başı avasküler nekrozunda da kullanılabilir. Haftada bir 5–10 kez 40 µg/mL ve 5 mL ozon uygulanabilir. Yüksek gaz hacmi  enjeksiyonu ağrılı olabilir.

         Spor yaralanmalarında ozon kas içi, tendon çevresi ve lez yon içine enjekte edilebilir. Miyofasyal ağrı sendromun da tetik nokta, paravertebral kas içi, lateral epikondilit, Aşil tendinit, subakromiyal ve trokanterik bursit enjeksiyonları yumuşak dokuda en sık ozon uygulamasıdır. Bu uygulama larda, ozonun anti-inflamatuvar, analjezik ve uyaran  etkilerinden yararlanılmaktadır. Tetik nokta enjeksi- yonlarında, cilt altına 5 µg/mL ve 2–3 mL, lezyon içine 10 µg/mL ve 2–3 mL ozon gazı enjekte edilebilir.  Paravertebral kas içi uygulamada ise 10 µg/mL ve  5–10 mLuygulanabilir.

         Bel ve boyun diskopatilerine bağlı ağrılarda, disk içi ve peridiskal ozon enjeksiyonları uygulanabilir. Tek doz veya gerekirse birkaç doz uygu lanabilir. Disk içi ozon, konservatif tedaviye dirençli ve  operasyon düşünülen disk hernisinde fıtık, hacmini azaltarak, tedavi seçeneği olabilir. Disk içi doz 25–40 µg/mL, belde 5–10 mL, boyunda 2–3 mL ozon uygulanabilir. Disk içi dışında, spinal sinir köküne yönelik  periforaminal enjeksiyon da yapılabilir. Ozon 10 µg/mL doz ve 5 mL hacimde yapılabilir. Kronik bel  ağrısı ve başarısız bel cerrahisi sendromunda iki yanlı, üç seviyeden top lam altı enjeksiyon şeklinde uygulanabilir. Randomize kontrollü çalışma sonuçları, ozonun lomber disk hernisi tedavisinde ilaç tedavisine kıyasla daha etkili  olduğu ve minimal girişimsel tedavilere eklendiğinde etkinliğin artırdığı görülmüştür.

         Ozon tedavisi ağrılı lipodistrofi ve estetik amaçla intradermal uygulanabilir. Ozon iyileşmeyen kronik yara ve cilt  lezyonunda da yararlıdır. Hem arteriyel hem de venöz dolaşım düzelir. Ozonun antimikrobiyal etkinliği, en fekte yaralarda yararlıdır. Alt ekstremite yarasında doğrudan  gazın cilde temasını sağlayan torbalama yöntemi kul lanılır.  Lezyona göre 5–30 dk’lık (torba dolduktan sonra 20–30 dk) dönemlerde 60– 40–30–20 μg/mL dozda ozon uygulanır. Pürülan  enfeksiyonlarda sadece 60–70 μg/mL kullanılabilir. Enfeksion var ise doz azaltılarak, yok ise arttırılarak uygulanmalıdır. Uygulama öncesi  cildin hafif ıslatılması gazın cilde daha fazla nüfuz etmesi sağlanır.

 

KAYNAKLAR

1-Madrit Declaration on Ozone Therapy 3.rd Edition 2020- Official document of ISCO3

2-Borges FS, Meyer PF, Jahara RS, et al. Fundamentals of the use of ozone therapy in the treatment of aesthetic disorders: A review. J Biosciences and Medicines 2021; 9: 40-70.

3-Cardoso O, Rossi P, Galoforo A, et al. Ozone therapy in painful lipodystrophies. A preliminary study. Ozone Therapy 2018; 3: 7510.

4-Bocci V. Ozone; A New Medical Drug, 2nd ed. Dordrecht Heilberg New York: Springer Science Business Media B. 2011.

5-Kesikburun S, Yaşar E. Ozon tedavisi. TOTBİD Dergisi 2017; 16: 196-202.

6-Solak Görmüş ZI, Yargıç M, Çelen MC. Lomber disk hernisi tedavisinde ozon terapinin etkinliği: 1098 hastanın sonuçlarının sistematik derlemesi. SDÜ Tıp Fak Derg 2022; 29: 707- 13.

Resim Galerisi
WhatsApp Image 2023-05-11 at 15.55.41 WhatsApp Image 2023-05-11 at 15.55.33 WhatsApp Image 2023-05-11 at 15.55.28 WhatsApp Image 2023-05-11 at 15.56.35 WhatsApp Image 2023-05-11 at 15.55.28 _1_